‘Yeşilçam Sineması’; hep büyük bir kibirle karşılandı. Kimi ticari, kimi taklit, kimi içeriği boş diyip ‘Yeşilçam’ı yerden yere vurdu. Lakin hiç kimse Yeşilçam filmlerini defalarca izleyen ve her izlediğinde ilk kez izliyormuş duygusuna kapılan seyirciye neden böyle olduğunun açıklamasını yapamadı. Ve çoğunlukla da hiçbir sinemacı Yeşilçam filmlerinin seyirciye yaptığı bu etkiyi yakalamayı başaramadı. Gülse Birsel’in ‘Aile Arasında’ filmi hariç. Karşımızda senaristin damgasını vurduğu bir film var. İyi ki var, var ki biz de iyi bir film yapabilmenin yolunun iyi bir senaryodan geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliyoruz.
‘Aile arasında’ adı üstünde aile kavramının tartışıldığı, aile arası ilişkilerin nasıl bir sahtelik ve yalanla kurulduğunu, toplum tarafından evlilik kurumunun nasıl zorlama bir hale getirildiğini ve insanların ‘aile kurmak’ adına nasıl da yıllarını anlamsız ilişkilerle geçirdiğini anlatıyor. Öykü hepimizin öyküsü anlayacağınız ve gülüyoruz ağlanacak halimize, hem de kahkahalar atarak.
Filmin olay öyküsüne gelince; yirmi bir yıldır birlikte oldukları eşleri tarafından terk edilen Fikret ve Solmaz tesadüfen karşılaşırlar. Aynı dertten muzdarip, kader ortakları kısa zamanda arkadaş olur. Bu arada Solmaz’ın kızı Zeynep; aşık olduğu adamın evlilik teklifini kabul eder. Ailesiyle ilgili yalan söyleyen Zeynep’i gelin gideceği aileye mahcup etmek istemeyen Solmaz; evin reisinin Fikret olduğunu söyleyerek, kızının mutluluğunu yalanla da olsa gerçekleştirmeye çalışır. Biri modern biri geleneksel birbirinden farklı aileler düğün için bir araya gelir. Fakat iki gencin düğünlerini gerçekleştirmesi hiç de kolay olmayacaktır.
Gülse Birsel daha önceki öykülerinde olduğu gibi bu sefer de temasını ‘Yalan’ a odaklıyor. Ve seyirciye soruyor: Mutluluklarımızın bile yalan üzerine kurulu olduğu şu dünyada ne kadar mutlu olunur ki? ‘Aile Arasında’ toplumun bize dayattığı ‘Evli Mutlu Çocuklu’ formülünün mutlu olmak için çok da işe yaramadığını; bütün farklılıklarına rağmen sevgiyle bir arada kalan insanların mutlu olabileceğini ve evlilik denilen kurumun ancak sevgi, saygı, dürüstlük ve iyilikle kurulabileceğini bütün içtenliğiyle anlatıyor. Kendiniz olabildiğiniz, rahat ettiğiniz, huzur bulduğunuz, sizi olduğunuz gibi kabul eden insanların yanında özgür hissedecek, mutluluğu da ancak öyle yakalayacaksınız diye de ekliyor.
Sonuç olarak, hem yapımcısını hem de seyirciyi oldukça mutlu eden film olan ‘Aile Arasında’; bir senaryonun aynı zamanda mesaj verebileceği aynı zamanda güldürebileceği ve aynı zamanda çok para kazandırabileceğinin en somut örneğidir. Daha da güzel olanı bir filme senaristin damga vurabileceğini ispatlıyor. Bize de iyi bir senaryo her zaman yolunu bulur, formül kuşkusuz budur demek düşüyor.
Siz de fikrinizi belirtin